“Influencer”lar yani etkileyicilerin sosyal medyada etki gücünü artık hepimiz biliyoruz. Bu gücü dünya, çevre ve iklim konularında farkındalık yaratmak için kullanan hesaplara ve onların sahiplerine gelin bir göz atalım.
Günümüz meslekleri çok çeşitli. Bunların içinden belki de en çok duyduğumuz ve tartışmalar yaratan ise “influencer”lık (etkileyicilik).
Sosyal medyadan paylaştıkları ile insanlarda etki yaratan, etkileşim sayılarıyla yüz binlere hatta milyonlara ulaşabilen kişilerin yaptığı iş olarak tanımlanan “influencer”lık hakkında olumsuz birçok yaklaşımımız olabilir.
İklim krizinin etkilerini hissederken daha da tüketmeye gerek yok, bu nedenle bazı “influencer”ların hızlı moda, etik olmayan kozmetik sektörü ürünleri ve buna benzer paylaşımları dünyamız adına artı değer yaratmıyor.
Kişileri tek tek hedef gösterip işin tek sorumlusu ilan etmeye de gerek yok. Tüketim çemberi üretim aşamasından son kullanıcıya kadar beraber kurulan bir eylem bütünüdür. Farkındalık yaratmak ise bu eylemin karşısında durabilmek ve seçenekler yaratabilmek adına zorunlu.
Sosyal medyayı çevresel sürdürülebilirlik konularında farkındalık ve etki yaratmak adına kullanan etkileyicilere “green influencer” adı veriliyor. Bu kişiler paylaşımlarında yalnız insan odaklı değiller.
Dünyamızdaki birçok türün yaşam hakkına saygı duymaktan kaynakların nasıl kullanılacağına, bütünsel sağlıktan çevre kirliliğine kadar birçok sorun onların paylaşımları arasında yer alıyor.
Sosyal medyanın dönüştürücü ve iyileştirici bir tarafı olduğunun en iyi örneklerinden biri olan “green influencer”larla birbirinden farklı birçok sosyal platformda da karşılaşıyoruz.
Uzun süredir severek takip ettiğim “yeşil” hesapların başında gelenlerden biri Alice Aedy’ye ait. Kendisi iklim ve sosyal adalet konularında bir hikâye anlatıcısı. Hikâyelerini fotoğraf ve belgesel aracılığıyla dile getiriyor. Aynı zamanda Earthrise Studio çevre platformunun da kurucu ortaklarından.
Brezilya’daki yerel topluluklar üzerine araştırmaları ve belgeselleri içeren “Choose Earth” dizisi yerel toplulukların doğayla olan uyumlu yaşamlarının kadim bilgilerini insanlığa tekrar hatırlatması bakımından değerli.
Minik bir parantez; şu anda ABD’de “İklim krizine karşı ne yapabiliriz” sorusuna yanıt olarak birçok yerel topluluğun bilgisine başvuruluyor ve maddi olarak desteklenmeleri sağlanıyor.
Ne büyük bir alay değil mi? Bir kıtaya yerleşirken yerinden ettiklerinden ve seri üretim adına doğasını katledip bazı bölgelerini çölleştirdiğin bir davranıştan buralara gelmek… Yine de yerelin bilgisine başvurmak doğru bir davranış ve bunun geç de olsa farkına varılması dünyamız adına bir kazanım.